1 Aralık 2008 Pazartesi

Çocuklar Için Dini Hikayeler


DÜRÜST TÜCCAR
Büyük bir ilim adamı olan Ebu Hanife aynı amanda kumaş ticaretiyle uğraşan bir esnaftı.
Bir akşam üzeri dükkanına iki müşteri geldi.
Kumaş toplarından birini beğendiler;fakat kumaşları ancak sabah alabileceklerini,parasınıda sabah ödeyeceğini söyleyerek ayrıldılar.
Sabah olunca dükkana erkenden gelen başka bir müşteri tezgahın üzerindeki kumaşı beğendi ve almak istedi.
Ebu Hanife,(Bu kumaş satıldı.Siz başka bir kumaşa bakın.)diyerek adamın isteğini geri çevirdi.Ancak adam o kumaşıiki kat para vererek almak istedi.
Ebu Hanife,tekrae(Bu kumaş satıldı) diyerek teklifi reddetti.Müşteri ısrarlıydı ve bu defa kumaşın değerinin üç katı para teklif etti.
Bunun üzerine Ebu Hanife,(İsterseniz değerinin yüz katını verin,yinede bu kumaşı başka müşterilere sattım.,sözümden dönemem.)diyerek adamın isteğini geri çevirdi.



HER CANLIYA İYİLİK

Bir adam yolda yürürken çok susadı.Yol üzerinde bir kuyuya inip su içti.
Suyunu içtikten sonrasusuzluktan dili damağına yapışmış bir köpeğin yaklaştığını gördü.Kendi kendisine (Bu köpekde çok susamış.)
deyip köpeğe su içirdi.
Yüce Allah bu kişinin davranışından memnun kaldı.
Hz.Peygamber bu olayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen sahabelerden bazıları:
-Ey Allah\'ın resulü,yani bize hayvanlara yaptığımız iylikler için de sevap var mıdır?
diye sordular.
Peygamberimiz: -Evet,her canlıya yapılan iylikte sevap vardır.
diye buyurdu.


KÜÇÜK YARAMAZ RAFİ
Sevgili çocuklar, “Mutluluk Çağı’nın mutlu çocukları arasında yaramazlığı ile ün salanlarda varmış. Şimdi bunlardan biri olan haşarı Râfi’nin, başına gelenleri aktaralım sizlere…
Hurmaların yeni yeni olgunlaştığı günlerden birinde, küçük bir çocuk hurma ağaçlarını taşlamaktaymış. Amr isimli sahabinin küçük oğlu Râfi’den başkası değilmiş bu haşarı ve sevimli çocuk… Sonunda, bahçe sahibi onu yakalayıp, hiçbir şey yapmadan doğruca Peygamberimizin huzuruna getirmiş…
Düşünün bir kere sevgili çocuklar. Suçlu olarak Peygamberimizin karşısına çıkarılmak o kadar kolay mı? Gerçekten de Râfi, utancından ne yapacağını şaşırmış, yüzü kızarmış, başını önüne eğmiş. Peygamberimiz onu bu halde görünce hemen gülümsemiş ve Râfi’nin saçlarını okşayarak:

- Yavrucuğum! Niçin hurma ağaçlarını taşlıyorsun, diye sormuş. Râfi, büyük bir utangaçlık içinde, mahcup bir edâ ile, sadece: “Acıkmıştım, Ey Allah’ın Resulü! Karnımı doyurmak istemiştim,” diyebilmiş.

Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz, ipek yumuşaklığındaki tatlı ve sevecen sesiyle: “Bir daha ağaçları taşlama yavrum. Ama istiyorsan, altına düşenleri alıp yiyebilirsin,” diyerek Râfi’yi salıvermiş. Ardından da onun için “Allah’ım bu yavrunun karnını Sen doyur” diye duada bulunmuş.

Böylece Râfi çok rahatlamış… Çünkü, o hem Peygamberimizin duasını, hem de ağaç altına düşen hurmaları yiyebilme iznini almış…


KÜÇÜK UMEYR VE SERÇESİ
Enes’i dinlemeye devam ediyoruz : “Yine bir gün arkadaşlarımla birlikte oynarken, Peygamberimiz beni çağırmak için yanımıza kadar geldi ve bizlere: “Allah’ın selâmı üzerinize olsun çocuklar” dedi. Peygamberimizin bize değer vererek büyükler gibi selamlaması bizi çok sevindirmiş ve çok hoşumuza gitmişti.
İşte böyle… Peygamberimiz zaman zaman çocukların arasına karışır, hal hatır sorardı. Hatta bazen bizlere takılır, şakalaşırdı. Bir gün Peygamberimiz bize geldi. Bu sırada Umeyr adındaki küçük kardeşim minik serçesiyle oynamaktaydı. Peygamberimiz ona :

- Ey Ebu Umeyr, serçenle aran nasıl bakayım? diyerek takıldı.
Kendisine “Ebu Umeyr” diye hitap edilmesi kardeşimin o derece hoşuna gitti ki anlatamam… Peygamberimizde, kardeşimin bu ifade tarzından çok hoşlandığını hissetti. Öyle ki, bize her gelişinde ona bu şekilde hitap eder ve kardeşimle şakalaşırdı…”

Sevgili çocuklar …
Hani sizler evcilik oynarken, kiminiz baba, kiminiz anne olursunuz değil mi? Bu oyun esnasında küçük kardeşinizin veya arkadaşlarınızın size “baba” veya “anne” diye hitap etmesi hoşunuza gidiyor ya...
İşte sizin gibi, Enes’in kardeşi de, kendisine böyle hitap edilmesinden çok hoşlanıyormuş.

Enes hatıralarını anlatmaya devam ediyor :
“Bir gün Peygamberimizle birlikte yürürken, bir düğünden dönen çocuklar ve kadınlarla karşılaştık.
İçlerinde kız çocuklarının da bulunduğu bu topluluğa Peygamberimiz :
“Allah’a and olsun ki, sizleri çok seviyorum” dedi. Bu ifadeler oradakilerin hepsinde sevinç tebessümlerine yol açtı.”





Myspace GraphicsMyspace Layouts
Myspace Layouts

Hiç yorum yok: